Sınırda birikmiş binler, on binler. İnce ama keskin ve namlunun ucunda yükselen bir engeli aşamamak. Duvarlar, çitler, tel örgüler...
Duvarın bir tarafında karnını üç öğün olmasa bile açlık çekmeden ya da daha az sıkıntıyla doyurabilen canlar. Diğer tarafında sıcağın altında ve üstlerine çevrilmiş silah ve su tabancalarının gölgesinde açlık, sefalet, acı ve yokluk çeken bebekler, çocuklar, kadınlar ve erkekler.
Bütün bunlar ne için? Kutsal bir savaş için mi? Ülkenin bölünmez bütünlüğü için mi?
Bütün bunlar bir avuç dolar için!
Dünyanın geçici servetinin çoğunu elinde bulunduran bir avuç asalağın karnını doyurabilmek için!
Duvarın bir tarafında karnını üç öğün olmasa bile açlık çekmeden ya da daha az sıkıntıyla doyurabilen canlar. Diğer tarafında sıcağın altında ve üstlerine çevrilmiş silah ve su tabancalarının gölgesinde açlık, sefalet, acı ve yokluk çeken bebekler, çocuklar, kadınlar ve erkekler.
Bütün bunlar ne için? Kutsal bir savaş için mi? Ülkenin bölünmez bütünlüğü için mi?
Bütün bunlar bir avuç dolar için!
Dünyanın geçici servetinin çoğunu elinde bulunduran bir avuç asalağın karnını doyurabilmek için!